top of page

Hayatın Rolünü Oynamış Adam

Hemen hemen herkesin duyduğu ya da çok iyi bildiği bir başarı öyküsü vardır. Kimisi iş hayatında, kimisi sporda kimisi de daha nice farklı alanda çok büyük zorlukları aşıp bugün bulundukları yere ulaşmış bu kişiler, öyküleriyle bizlere ilham olurlar. Fakat bu yazımda anlatmaya niyetlendiğim hikaye yalnızca bir başarı öyküsü değil, aynı zamanda Nazilerin ekstrem ırkçılığında onları aptal yerine koyan bir adamın benzersiz öyküsü olacak.



Normalde nazi denince vahşet, kan ve ölümlü olaylardan bahsedilmesine alışsak da bu olay biraz farklı. Doğduğunda adı Leon Reiss olan bu adam Sovyetler Birliği'nin bugün Ukrayna olarak adlandırdığımız bölgesinde doğdu fakat yazımızın ana konusu Leon'un biyografisinden ziyade, kariyeri sırasında yaşadığı bir olay ve bu olayın sonuçları. Oyunculuğa yoğun bir ilgisi olduğundan 1913'te Müzik ve Sahne Sanatları Akademisi'ne katılma amacıyla Viyana'ya gitti. Daha sonralarda bu ilgisinin temelsiz olmadığının ve oyunculuk kabiliyetlerinin son derece etkileyici olduğunun keşfedilmesiyle tutkusu adeta aşka dönüştü. Fakat ne yazık ki hayat düz bir çizgide hayallerini yaşamasına izin vermedi ve Reiss kariyerine ara verip orduya katıldı. Savaş sırasında birkaç kez yaralandı ve üstleri tarafından yiğitlik madalyasıyla ödüllendirildi.



Viyana Müzik ve Gösteri Sanatları Üniversitesi

Elbette savaştaki askeri rolü de bir yere kadar sürdü ve Leon, oyunculuk kariyerine ''Leo Russ'' adıyla devam etmeye başladı.1921 yılında alanında daha da ilerlemek niyetiyle Berlin'e gitti ve oyunculuk yeteneğiyle tanınan bir oyuncu oldu. Öte yandan kaçınılmaz olan gerçekleşti ve Nazi partisinin yükselişiyle Reuss bazı problemlerle karşı karşıya kalmaya başladı. Yahudi kökenli olması nedeniyle Berlin'de iş bulmak artık onun için çok zordu. Berlin'deki bu sorunlardan kaçmak amacıyla Avusturya'ya döndü fakat tahmin edebileceğiniz üzere Nazilerin etkisi Avusturya'da da peşini bırakmadı ve oyunculuk yapmasına engel oldu.


Fakat Reuss nazilere boyun eğip vazgeçmek yerine dağlardaki kulübesine çekilip ne yapacağını düşünmeye koyuldu. Bir süre sonra kabiliyet ve imkanlarını gözden geçirip bir plan yaptı ve dağlardaki Tyrol çiftçilerini inceledi. Uzun bir süre yaptığı incelemenin ardından artık kafasındaki rol için hazırdı. Rolüne uymak amacıyla dış görünüşünde değişiklikler yapmak için hidrojen peroksit kullandı. Tedbir amacıyla saç ve sakallarını uzatmayı da ihmal etmedi elbette. Son olarak ismini de değiştirdi ve artık Leon Reiss diye biri kalmadı.


Tyrollü bir köylüyü andırması için bu sefer adını Kaspar Brandhofer olarak değiştirdi. Ardından Viyana'ya dönüp inançlı bir hristiyan olduğuna dair belgelerle ilgilendi. İlk fırsatta daha önceden de ona akıl hocalığı yapan ve sektöre sokan birinin jürilik görevini üstlendiği oyunculuk seçmelerine katıldı. Her ne kadar tanınma riskinden yüreği ağzına gelse de şaşırtıcı bir şekilde ona bu denli yakın olan akıl hocası da dahil olmak üzere kimse tarafından tanınmadı.


Naziler Döneminde Tiyatro

Öte yandan ona önemli bir rol verildiğinde, eskiden de oyunculuk yaptığından ötürü tabiri caizse ince buz üstünde yürüdü çünkü diğer oyuncuların hepsi sektörde tanıdığı ve onunla daha önce de çalışmış kişilerdi. Haliyle Kaspar Brandhofer yalnızca sahnede büründüğü bir karakter değil, hayatının her anında ve alanında aktif olarak yapmak zorunda olduğu bir role dönüştü. Öte yandan kendi kendine oyunculuğu öğrendiğini iddia eden bir köylünün böylesine iyi bir oyuncu olmasının etkisinden midir bilinmez Kaspar Brandhofer müthiş bir sevgi ve ilgiyle karşılandı. Hatta bir çok nazi onu aryan ırkının üstünlüğünün canlı kanıtı olarak nitelendirip övgü yağmuruna bile tuttu.


Her şey böylesine iyi giderken oyunculukta çok daha yükseklere ulaşabilirdi fakat gerek önceki hayatında tanıdığı insanların hayatından tamamen soyutlanmak, gerek onu bu duruma düşüren nazilerin çok fazla güç kazanmasından ötürü, oluşturup uzun zaman boyunca kullandığı kimliğinin sahte olduğunu insanlara itiraf etti. Bunu yapmaktaki amacının ise ırkçılığın ne kadar anlamsız olduğunu göstermek ve asıl önemli olanın yetenek ve eğitim olduğunu kanıtlamak olduğunu söyledi. Rahatlıkla tahmin edebileceğiniz üzere yahudi birinin o kadar yıl sahnelerde olması, insanları aptal yerine koyması, itirafı ve de fikirleri pek de hoş karşılanmadı . Hele de Nazilerin övgülerinin onları düşürdüğü konum da işin içine girince, Leon Reiss Amerika'ya iltica etmek zorunda kaldı.


Amerika'ya kaçtıktan sonra My Favorite Blonde, My Favorite Spy ve Passport to Destiny gibi komedi filmlerinde rol aldı. İronik bir şekilde dönemin etkisiyle Confessions of a Nazi Spy, Nurse Edith Cavell ve Hitler's Madman dahil olmak üzere birçok savaş filminde Nazi rolleri üstlendi. Bu sefer de Almanları temsil etmekteki başarısından ötürü Alman elçiliğinden Almanya'ya geri dönmesi yönünde bazı talepler geldi. Dönmesi durumunda fahri aryan unvanı da alabilecek ve Nazi partisi için oyunculuk yapacaktı. Elbette Royce bu teklifi reddetti.



Oyunculuk kariyerinde rol aldığı son film ise Gilda oldu. O noktadan sonra Birleşmiş Milletler Servis Organizasyonu'na katılıp Pasifik tiyatrosunda askerler için eğlendirici tiyatro oyunlarında sahne almaya başladı. Ne yazık ki 1946 senesinde ani bir kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Bana kalırsa Lionel Royce hayatı boyunca Nazilere karşı fikirlerle verilen soyut bir savaşta çok büyük bir asker, hatta kumandan sayılabilecek birisi. Nazileri Kaspar Brendhofer olarak kandırmakla kalmıyor, Lionel Royce olarak taviz vermeye zorluyor ve bütün üstün ırk fikirlerini varlığıyla yerden yere vuruyor.


İlerleyen zamanlarda daha nice farklı konuyla karşınıza çıkacak olsam da bu yazı da burada noktalanıyor. Esen kalın.

27 görüntüleme
bottom of page