Medusa ve Perseus, Kim Kahraman Kim Canavar?
Bundan yüzyıllar önce, büyük deniz canavarlarının tanrıçası olan Ceto ve ilk deniz tanrılarından olan Phorcys’in birlikteliklerinden ikisi ölümsüz, biri ölümlü üç kızları olur. Gorgon olarak bilinen bu üç kız kardeşten Euryale ve Stheno ölümsüz olanlardır. Birçoğumuzun öyle ya da böyle hikayesini bildiği, yılan saçlı kadın Medusa ise kız kardeşler arasında ölümlü olan tek kişidir. Medusa, başını saran yılanlarıyla etrafa korku salan, kendisine bakanı gözleriyle taşa çeviren bir canavar olarak anılsa da bu yalnızca bir lanetin etkisidir. Önceleri güzelliğiyle tanrıçaları bile kıskandıran Medusa, hem haksızlığa hem de Zeus’un biricik kızı olan savaş tanrıçası Athena’nın gazabına uğramıştır. Canavara dönüşmesi yetmezmiş gibi bir de ölüm emri verilir kendisine. Bu korkunç canavarı öldürmek içinse kahramanlık rolü Perseus’a düşer. Bu sebeptendir ki, Medusa diyince aklımıza ilk gelen görsellerden biri, Perseus’un, yılanlarından tutarak Medusa’nın başını bir zafer kupası gibi havada tuttuğu heykeldir. Bu heykelden ne kadar öyle anlaşılsa da, ne Perseus gerçek bir kahraman ne de Medusa gerçek canavardır.

Medusa üç kız kardeşiyle birlikte Tanrıça Athena’nın tapınaklarından birinde yaşamaktadır. Işıl ışıl mavi gözleri, pürüzsüz teni ve ileride yılana dönüşeceklerini bilmediği lüle lüle saçlarıyla tapınağın koridorlarında oradan oraya süzülür. Medusa’nın güzelliği, bir bakanın bir daha bakmasına sebep olur. Onun bu güzelliğinden elbette Athena’nın kocası olan Poseidon da bihaber değildir. Bir ölümlüye aşık olmaktan utanıp ilgisini gizlemeye çalışır ancak On İki Olimposlu'dan biri olan, denizlerin ve depremlerin hakimi Poseidon, her nasılsa kendisine hakim olmayı başaramaz. Bir gün Athena’nın tapınağında, Medusa’nın rızası dışında onunla birlikte olur. Bu birlikteliği öğrenen Athena, öfkesinden deliye döner. Bir yanda güçlü bir tanrı, diğer yanda kendi himayesinde yaşayan bir ölümlü; ceza elbette Medusa’ya kesilir. Bir bakanın bir daha bakmak istediği Medusa artık yılan saçlı, sivri dişli, ejderha derisi gibi pullu, kısacası kimsenin görmek istemeyeceği bir yaratıktır. Üstelik artık bakanlar bir daha bakamaz, taşa dönerler. Tanrıların dışladığı Medusa, kardeşleriyle birlikte tanrıların huzurundan kovulduktan sonra yaşamına, uzaklarda bir mağarada saklanarak kayıp bir ruh olarak devam eder.
Ancak, Medusa’yı canavara çevirmek, Athena’nın öfkesini dindirmeye yetecek bir intikam değildir. Kimseye bir zararı dokunmadan yaşadığı uzaklardaki mağarasında bile rahat bırakılmaz. Medusa ölmelidir. Şehrin savunucusu, kahramanların koruyucusu, bilgeliğin ve adil savaşın sembolü cesur Athena bu iş için, bir yarı tanrı olan Perseus’u görevlendirir. Ömründe Gorgon görmemiş olan Perseus kahraman olma hevesiyle yola koyulur. Tanrılara eğlence çıkmıştır. Hermes, mağaraya kolayca çıkabilmesi için kanatlı sandaletler verir hemen Perseus’a. Yeraltı tanrısı Hades, toprağın derinlerindeki krallığından çıkıp gelerek Perseus'a görünmezlik pelerini armağan eder gizlice içeri girebilsin diye. Athena ise bronz, parlak bir kalkan tutuşturur eline. Bu sayede Medusa’ya direkt bakmak zorunda kalmayacak, kalkanın yansımasını kullanarak ona yaklaşacaktır. Mağarayı bulmak ne kadar zor olsa da kahramanımız, Athena’nın takdirini kazanmakta kararlıdır. Tanrıların armağanlarını kuşanan Perseus bir süre arayıştan sonra mağaraya ulaşır. Bu kadar yardımın üstüne, ne tesadüftür ki Medusa ve kardeşlerini uyuyor olarak bulur. Athena’nın kalkanından yansıyan görüntüsüne bakarak sessizce yaklaşır ve tam da bir kahramanın yapacağı gibi uykusunda öldürür genç kadını.
Medusa ölmüş olsa da bakışları öyle güçlüdür ki cansızken bile bakanları taşa çevirecek etkiye sahiptir. Perseus dönüş yolunda deniz canavarlarına kurban edilmek üzere tutsak edilmiş bir kadına rastlar. Medusa’nın artık yaşam belirtisi olmayan ölümcül bakışlarını, kadını tutsak edenlere karşı silah olarak kullanarak onu kurtarır ve evlenmek üzere yola onunla devam eder. Eve döndüğünde, annesini evliliğe zorlayan zorba kralla karşılaştığında da öfkelenerek aynı büyülü bakışları bu kez kralı taşa çevirmek için kullanır. Zaten ölümlü olan hayatını tanrılardan torpilli bir yarı tanrının ellerinde kaybeden Medusa, cansız gözleriyle bir de katiline yararı dokunmuş olur böylelikle.

Poseidon’un ihanetinden ve Athena’nın kıskançlığından sonra çıkan bu pek de adil olmayan savaşta Medusa, bir kurbandan başkası değildir. Kısacık hayatını Poseidon’un yanlışı yüzünden acılar içinde geçirmiştir. Hem rızası dışında ilişkiye zorlanmış, hem de korkunç bir canavara dönüştürülmekle cezalandırılmıştır. Çektiği acılar yetmemiş bir de en savunmasız anında tanrıların el birliğiyle öldürülmüştür. Perseus ise tanrıların kendisine sağladığı kahramanlık hikayesiyle anılmaya devam etmiştir. Günümüzde hala devam eden mağdur suçlayıcılıktan, bundan yüzyıllar önce nasibini alan Medusa belki de bir gün yenilen hakkını geri kazanır.