Thomas Hobbes ve Leviathan

Thomas Hobbes, 17. yüzyıl İngiliz filozof ve siyaset teorisyeni olarak bilinir. Hobbes, savaşın kaçınılmaz olduğu bir dünya görüşüne sahipti ve bu nedenle devletin varlığına inanıyordu. Hobbes'un bu siyasi görüşleri, onun en ünlü eseri olan "Leviathan" kitabında detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu yazıda Hobbes’un siyasi görüşü, "Leviathan" eseri ve bu eserin mitoloji ile bağlantısını ele alacağız.
Thomas Hobbes, 5 Nisan 1588'de İngiltere'de doğdu. Hobbes, eğitimine Oxford Üniversitesi'nde devam etti, daha sonra Avrupa'yı dolaştı ve ünlü filozoflarla tanıştı. İngiliz İç Savaşı sırasında, Hobbes kraliyet yanlısı görüşleri nedeniyle İngiltere'den ayrılmak zorunda kaldı ve uzun yıllar boyunca Paris'te yaşadı. İngiltere'ye döndükten sonra Hobbes'un siyasi fikirleri ve felsefesi ülke çapında tartışmalara neden oldu. Hobbes'un en ünlü eserleri "Leviathan" ve "Behemoth" adlı kitaplardır. "Leviathan", devletin doğasını, insan doğasını, siyasi iktidarın kaynağını ele alır ve sosyal sözleşme teorisine dayanır. "Behemoth" ise İngiltere İç Savaşı'nın nedenlerini ve sonuçlarını inceler.
Leviathan eserinin yayınlanmasından sonra, Hobbes, eleştirilere maruz kalmıştır. Çünkü Hobbes bu kitapta, monarşiye karşı çıkan ve yetkiyi halka veren bir anlayış yerine, devlet otoritesinin mutlak olması gerektiğini savunur. Bu görüş, o dönem İngiltere'sinde oldukça radikal bir görüştü. Bu duruma rağmen Hobbes'un fikirleri sonraki yüzyıllarda, modern devletlerin oluşumunda etkili oldu. Hobbes, insan doğasının kötü olduğunu ve sadece güçlü bir merkezi otoritenin insanları kontrol altında tutabileceğini savundu. Ona göre, insanlar doğuştan kötü ve bencil olduklarından, onları kontrol etmek için güçlü bir liderliğe ihtiyaç vardı; yani devlete.

1651 yılında yayımlanan "Leviathan" adlı eserde, devletin doğasını ve insan doğasını ele alan Hobbes, sosyal sözleşme teorisine dayanan bir görüş ortaya koyar. Ona göre, insanlar doğal olarak özgür ve eşit olmayan bencil varlıklardır. Bu yüzden toplumda düzeni sağlamak için bir liderliğe ihtiyaç vardır. Hobbes, bu liderliği bir "Leviathan" olarak nitelendirir ve devletin güçlü bir merkezi otorite tarafından kontrol edilmesi gerektiğini savunur.
"Leviathan" adını, devleti ve merkezi otoriteyi temsil eden devasa bir deniz canavarı olan "Leviathan"dan almıştır. Hobbes'a göre, bu "Leviathan" devleti, insanların doğuştan bencil ve şiddete yatkın olması nedeniyle gereklidir. Devlet, insanların doğal eğilimlerini kontrol altına almak için bir araçtır. Hobbes, insanların doğal olarak özgür ve eşit olmadığını savunur ve insanların doğal durumunu "herkes herkesin düşmanı" olarak nitelendirir. Ona göre, insanların doğal eğilimleri, güçlü olanların zayıf olanları kontrol etmeye çalışmasıdır. Bu nedenle, insanların doğal durumunda herhangi bir adalet yoktur ve sadece güçlü olanların hayatta kalacağı bir durum söz konusudur. Hobbes'a göre, insanlar ancak bir sosyal sözleşme yaparak bu doğal durumdan kurtulabilirler. İnsanlar, bir liderliği kabul ederek, toplumun düzenini sağlamak için güçlerini bir araya getirirler. Bu liderlik, toplumun tüm bireylerinin üzerinde bir otorite olarak görev yapar ve insanların doğal eğilimlerini kontrol altına alır.

"Leviathan" kitabının isminin kaynağı olarak bahsettiğimiz Leviathan aynı zamanda bir mitolojik yaratıktır. Leviathan, genellikle deniz canavarı olarak tasvir edilir. Yahudi, Hristiyan ve İslam mitolojilerinde yer alır. Eski Ahit'te Leviathan, Tanrı'nın yarattığı devasa bir deniz canavarı olarak tasvir edilir. Leviathan, genellikle suyun üstünde dans eden bir yılan gibi betimlenir ve Tanrı tarafından yaratılan en güçlü yaratıklardan biri olarak kabul edilir.
Leviathan'ın gücü, insanların hayal gücünü ve korkularını harekete geçirdiğinden Orta Çağ'da popüler bir mit haline geldi. Halka korku saldı. Hobbes, "Leviathan"ın devleti ve merkezi otoriteyi temsil ettiğini düşündü. "Leviathan"ın yıkımı, devletin çöküşüne neden olurken, devletin güçlü olması, toplumdaki düzeni sağlar. Bu nedenle, Hobbes, devletin gücü ve otoritesi ile "Leviathan"ın gücü ve korkusu arasında bir bağlantı kurarak, devletin doğasını ve önemini açıklar.

Sonuç olarak, Thomas Hobbes'un siyasi görüşleri ve "Leviathan" kitabı, politik felsefe alanında önemli bir yere sahiptir. Hobbes, insan doğasını ve toplumun doğasını ele alarak, devletin varlığına ve gücüne inanmıştır. "Leviathan" kitabı, sadece politik felsefe alanında değil, aynı zamanda mitolojik referansları ile de önemli bir eserdir. Gördüğümüz üzere bu kitap aynı zamanda Hobbes'un mitolojiye olan ilgisini de yansıtmaktadır. Hobbes'un "Leviathan" kitabındaki bu mitolojik referans, eserinde devletin gücüne olan inancını vurgularken, aynı zamanda insan doğasının sınırlarını da ele almaktadır.